Çankaya İlçesi Kavaklıdere Mahallesi’nde bulunan Übeyde Elli Apartmanı dönem yapıları içinde cephe düzeni, mekân zenginliği ve biçim kararları ile ön plana çıkmaktadır. Yapının tasarımı, Ankara’da benzer pek çok nitelikli yapının da müellifi olan Yüksek Mimar Demirtaş Kamçıl ve Yüksek Mimar Rahmi Bediz’e aittir. Yapının özgün projesi 1956 yılında onaylanmıştır. Yapının yer aldığı arazi eğiminin yeniden düzenlenerek bodrum katın zemin kat haline getirildiği ve yapının cephelerinin farklı bir anlayışla ele alınarak geniş cepheye boydan boya bir balkonun eklendiği tadilat projesinin onay tarihi 1957’dir. Yapı arazide yapılan düzenlemeyle tam kat olarak inşa edilmiş zemin kat ve dört normal kattan oluşmaktadır. Teras çatı ile bitirilen yapıda teras, ortak kullanıma ayrılmıştır.Übeyde Elli Apartmanı yamuk bir parsele, giriş cephesinde bir bahçe oluşacak biçimde konumlandırılmıştır. Yapının formu yer aldığı parselin formuna uygundur. Yapı iki dikdörtgen formun birbiri içine geçmesi ve bir dikdörtgenin açılı kaydırılması ile elde edilmiştir. Giriş cephesi dairesel biçimde ele alınan yapının yatay etkisi bu cephede süreklilik gösteren balkonlarla güçlendirilmiştir. Balkonlarda yaratılan genişleme mekânı özelleştirirken aynı zamanda yapının cephesinde de bir hareketlenme yaratmaktadır.Yapının kat planlarında, merkezde çekirdek sirkülasyonla ilişkilenen aydınlığın aynı zamanda bir iç bahçe olarak düzenlendiği görülmektedir. Her katta iki dairenin yer aldığı yapıda en üst kat tek bir daireye ayrılmıştır. Benzer plan şemalarına sahip dairelere giriş bir antreden sağlanmakta, antre doğrudan salona açılmaktadır. Antreye açılan koridor etrafında mutfak, banyo ve yatak odaları konumlanmaktadır. Dairelerden birisi iki odaya, diğeri üç odaya sahiptir. Dört odalı tek dairede ise çekirdeğin etrafında çepeçevre bir koridor oluşturulmuş tüm mekânlar bu koridora açılmıştır. Ön cephede yer alan salonlar birleştirilerek tüm cephe açık mekân olarak çalışma, oturma ve yemek fonksiyonlarına ayrılmıştır. Übeyde Elli Apartmanı dönem yapıları içinde gerek güçlü cephe etkisi, gerek elde edilen iç mekân zenginliği ile ve yer aldığı parselin formunu mekânsal avantaja dönüştüren tasarım kararları nedeniyle öne çıkan bir yapıdır.
Yapının tamamlandığı tarih: 19.11.1957Tadilat Ruhsat Onay: 18.03.1958Yapı 25.05.2007 tarihli izin ile yıkılmıştır.
Übeyde ElliGörüşmeyi Yapan: Umut ŞumnuGörüşmeyi Derleyen: Tezcan Karakuş CandanGörüşme Yapılan Kişi: Übeyde ElliGörüşmeden Derlenen Bilgiler Apartmanın inşaatına 1955 yılında başlanmış, inşaat 1959 yılında tamamlanmıştır. Aile apartmanı olarak yapılmış olan yapıda 1965 yılına kadar Amerikalılar yaşamıştır. Yapının mimarları Demirtaş Kamçıl ve Rahmi Bediz'dir. Yapı 2007 yılında yıkılmıştır. Evin sahibi Übeyde Elli, 1957 yılında meclise giren sekiz kadın milletvekilinden birisidir.Binanın yapım sürecinde ülkede yaşanan ekonomik krizden kaynaklı olarak malzeme bulunamamıştır. Bu durum yapı üretim sürecinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini bir kez daha öne çıkarmıştır. "Binanın inşaatı çok zor şartlarda yapıldı. Piyasada ciddi bir malzeme sıkıntısı vardı, malzeme bulmak neredeyse imkansızdı. Binanın inşaatında kullanılan çimento için sıra beklendiğini hatırlıyorum. Benzer şekilde, o dönem priz ve anahtar bulmak neredeyse imkansızdı. Bunlar Beyrut’tan özel olarak getirildi." Ülke siyasal kararlarının konuta etkileri bağlamında en çok karşılaşılan durum, 1950 yılında NATO'ya girilmesi sonucunda başlayan Marshall yardımı ve Amerikalıların ülkeye gelmesidir. O yıllarda yapılan tüm yapılarda Amerikalıların izlerinin olması, mimarlığın kültürel boyutunu bir kez gözler önüne sermektedir."Binanın inşaatı bittikten sonra, bir aile apartmanı olarak yapılmasına rağmen, binaya 1965 yılında taşındık. 1965 yılına kadar binada George Town Üniversitesi mensupları olan Amerikalılar yaşadı. Zaten bu tarihlerde sokak çoğunlukla Amerikalıların ikamet ettiği bir sokaktı. Tunus Caddesi’nde Amerikalıların ve bizim de arada gittiğimiz, bir bowling salonu vardı." Mekana dair canlanan anılarda kullanıcılar hep bir simge mekanı belirleyerek anlatımlarını güçlendirmektedirler. "Binanın yapıldığı yıllarda çevrede çok fazla apartman yoktu. Tunalı Hilmi Caddesi’nde apartmanlar yerine villalar vardı. Ankara Oteli yoktu. Binanın balkonundan Meclis’i görmek mümkündü. O dönemin Ankara’sında en önemli yer Bulvar’dı. Atatürk Bulvarı Ankara’nın kalbiydi. Bulvar villalarla doluydu. Bu villalardan bir tek Belçika Sefareti kaldı. Bulvar üstünde bir sürü cafe vardı. Mesela Hülya Pastanesi ya da Milka Pastanesi."Salonun, kabul salonu olarak kullanılacak derecede büyük olması, konuk odalarının bulunması ve odalar arasında bağlantıyı sağlayacak uzun koridorların varlığı, kişiye özel mekanlar oluşturma amacının sonucudur. "Evin en önemli yeri, 85 metrekare büyüklüğünde, yüksek tavanlı, içinde sadece tek bir kolon olan, şömineli, yer zemini parke kaplı, camları boydan boya ve yere kadar, alt taraflarında vasistas olan geniş salondur. Bahçenin çok fazla kullanıldığı söylenemez ama Amerikan sarmaşığı, leylak ağaçları, çiçekler ve güllerin olduğu çok güzel bir bahçeydi. Kat hollerinin zemini mozaikti, merdiven binanın ortasında yer alıyordu ve aydınlıkla bağlantısı vardı. Dairelerin antresi, evin metrekaresine kıyasla çok ufak ve dardı. Vestiyer koyacak yer bile yoktu. Antrede misafir tuvaleti yer alırdı. Bu tuvaletin lavabosu dışarıdaydı. Evin genelinde çok uzun bir koridor vardı. Koridorlar mozaik kaplıydı. Daha sonra halı yaptırdığım için hatırlıyorum, koridorun uzunluğu 1.10’a 13.75 cm idi. Evin mutfağı eski usül -kilerli- bir mutfaktı. Mutfak metrekare olarak çok büyüktü ve evin personelinin içinde yemek yiyebileceği tarzda yapılmıştı. Misafir banyosu dışında evin banyosu çok büyük ve aydınlıktı. Dış cephe ile ilişki kurardı. Daha sonra biz banyonun dış cepheye bakan camlarını dışarıdan gözükmesin diye boyattık. Banyoda klozet saklanmıştı. Banyoda bir ara mekan yer alırdı, ‘halvet odası’ gibi bir şey. Duştan çıktıktan sonra bu bölümde oturulurdu. Evin yatak odaları çok büyüktü. Her odada gömme dolap vardı. Yatak odalarının da yer zemini renkli mozaik kaplıydı. Daha sonra bu mozaik zeminler halıya çevrildi." Kullanıcı mekanda yaşanmışlıklarıyla birlikte kendisinden bir izin var olmasını önemsemektedir. Bu iz kimi zaman bir figür, bir isim, ya da bir addır. "Apartmanın adı Elli Apartmanı; giriş kapısına yaldızlı boyayla “Elli” yazısı sonradan cama yazıldı. Ama apartmanın ismi hep Elli idi. Kapıcı dairesi ise apartmanın giriş katındaydı." Mobilyalar yaşam tarzı ve dünyaya bakış açısıyla yakın ilişkilidir. Kişiye özel tasarım, kişinin aynı zamanda kendi öznelliğini de ortaya çıkartmaktadır. Mobilyaların bir kısmının dönemin tanınmış mobilya mağazalarından alınması, yurtdışından mobilyalar getirilmesi ya da mobilyaların uzmanlara yaptırılması, konuta verilen değeri göstermektedir. "Eve taşınırken çoğunlukla eski eşyalar kullanıldı. Ama bir takım yeni mobilyalar da alındı. Bambu mobilyalar Filipinler’den geldi. O dönem Azmi Koz çok düz hatlıydı. Gün Mobilya benim çizgime daha yakın olduğu için diğer mobilyaları Gün Mobilya’dan aldık. Evin şöminesini Johan /Juhan isminde bir Ermeni usta yaptı." Dönemsel sorunlar ve ihtiyaçların farklılaşması, mekanın şekillenişine kullanıcının doğrudan müdahale etmesine yol açmış ve belirleyici olmuştur."Kömür yaktığımız dönemlerde salon rahatlıkla ısınırdı. Ama mazota geçince salon ısınmaz oldu. Mutfaktan ve salondan çalarak daha sonra bir oturma odası yaptırdım."Evin sahibi olan Übeyde Elli'nin hem politik kimliğinin, hem renkli ve çok yönlü kişiliğinin binanın projelendirilme sürecine yansıdığı söylenebilir. Ön cephede manzaraya açık geniş balkonlar, tüm yaşam alanlarının, banyoların bile dış cephe ile ilişi kurması Übeyde Elli’nin dışa dönük yaşamının konutla bütünleşmesi olarak değerlendirilebileceği gibi, mimar ve kullanıcı arasındaki güçlü iletişim olarak da değerlendirilebilir.